DISCLAIMER: this article is older than one year and may not be up to date with recent events or newly available information.
VMware EMEA Bulut Sağlayıcıları Yöneticisi Kıdemli Yöneticisi Herve Renault
Bugün yeteri kadar yenilikçi olmayan veya yenilikçi olmayı bırakmış başarısız şirketlere birçok örnek vermek mümkün. Nokia’yı ya da Kodak’ı düşünün. Bir zamanlar kendi pazarlarının liderleri olan bu şirketlerin bugün eski hallerinden eser kalmadı. Bu ve benzeri şirketlerin lider konumlarını kaybetmelerinin nedenleri elbette karmaşık ancak birçoğu, sorunlarının nedeni olarak yeniliklerden uzak kaldıklarını belirtecektir.
Günümüz sektörlerinde yenilikçiliği her şeyin üstünde tutuyoruz ancak gerçekten de en önemli faktör o mu? VMware ve Cass Business School tarafından düzenlenen “Innovating the Exponential Economy” ortak raporu, fikirleri gerçek bir etkisi olan bir şeye dönüştürmenin fikirleri ortaya koymaktan daha önemli olduğunu gösteriyor.
Raporda buna yenilikçilik ile uygulama arasındaki kopuş adı veriliyor ve şirketlerin bu kopukluğu doğru kişiler, doğru süreçler ve doğru teknolojiyi kullanmaktan oluşan yenilikçilik prizmasıyla kapatabilecekleri ifade ediliyor. Bu üç unsurun birlikte çalışmasını sağlayan kurumlar harika fikirler üretebiliyor ve daha da önemlisi, bu fikirleri çok daha somut bir şeye dönüştürebiliyor.
Peki bu teknoloji nedir? Her işletmenin farklı BT gereksinimleri olmakla birlikte tüm güçlerini bulut bilişimden almaları, tüm yenilikçi şirketlerin ortak noktası olarak öne çıkıyor. Louise Ostrom, son gönderisinde “Neden bulut?” sorusuna yanıt veriyor. Özetlemek gerekirse, bu sorunun beş yanıtı var: basitlik, ölçeklenebilirlik, güçlendirme, esnek finansman ve kısa yol sunmak.
Bu nedenle yenilikçi olmak isteyen firmaların bulut bilişimi teknoloji portföylerine katması gerekiyor. Ancak bu konuda yardıma ihtiyaç duyuyorlar. Kurumlar daha uygulama odaklı hale geldikçe bulut uç noktaları yayılmaya başlıyor, çok daha karmaşık hale geliyor ve genellikle de silo haline getiriliyorlar.
Müşteriler aynı zamanda teknoloji seçimlerinde kısıtlamalarla karşılaşmak istemiyor, dönüşüm hedeflerine ulaşmak için tam olarak neye ihtiyaç duyuyorlarsa ona erişmek istiyorlar.
Tam bu noktada doğru iş ortakları ve çok daha önemlisi, doğru bulut sağlayıcıları devreye giriyor. Müşteriler, kendi kurumlarında sahip olamadıkları ya da olamayacakları uzmanlığa, anlayışa ve bilgiye sahip olmak istiyor. Bulut sağlayıcıları da bunu sunuyor.
Ancak bu, tek bir çözümün sunulmasıyla olacak şey değil. Diğer ortamlara ihtiyaç duyan bulut yerlisi uygulamalarla birlikte yeniden düzenlemeyi, konumlandırmayı veya tek başına bırakılmayı gerektiren misyon kritik uygulamaların kullanıldığı bir çoklu bulut dünyasında yaşıyoruz. Bulut sağlayıcıları, bu nedenle tüm bu farklı ortamlara hizmet verebilecek çoklu bulut uzmanları olmak gibi benzersiz bir fırsata sahip. Böylece seçimi sınırlandırmadan tek iletişim noktasına sahip olan müşteriler için bir anda her şey basitleşiyor.
VMware Bulut Sağlayıcı Programı’ndaki (VCPP) gibi gerçek bir ortak ve danışman olarak hareket eden bulut sağlayıcıları, kurumların gerektiği şekilde hareket edebilme esnekliğine erişirken, uygulamaların optimum düzeyde performans göstermelerini sağlamak için ihtiyaç duydukları dijital temeli sunuyor.
Bulut sağlayıcıları, bu sayede yenilik ve uygulama arasındaki kritik bağlantı olabiliyor ve müşterilerini, dönüşüm hedeflerine ulaşmaları için ihtiyaç duydukları ortamları dağıtarak destekleyebiliyor. Sonuç olarak kalabalık pazarlardaki rekabete liderlik edebilmek için ihtiyaç duydukları ürün ve hizmetleri sunarak geleceklerini güvence altına almalarını sağlayabiliyor.
Category: Business
Tags: bulut, Cass Business School, cloud, VCPP
Yorum bulunamadı